14 Kasım 2013 Perşembe

DURANT 'GARANTİ'CİYMİŞ YERSEN





Garanti Bankası'nın yeni reklam yüzü NBA oyuncusu Kevin Durant. İyi güzel de, Durant'ın ne işi olur abi Garanti Bankası ile... Bu Robin Williams'ın gelip sandıkta AKP'ye oy atması gibi bir şey... Yazık günah verilen paralara...








YOK MU YARDIM EDECEK BİR YORUMCU, ESKİ FUTBOLCU


Beşiktaş’ın 1995-2001 yılları arasında kalesini koruyan Fevzi Tuncay boşandığı eşi Eylem Çukuryurt’a 150 bin lira nafakayı ödemediği için kesinleşen 3 aylık hapis cezasını çekmek üzere İzmir Adliyesi’nde gelerek teslim oldu. Fethiye İcra Mahkemesi’nin kararı tebliği edilen Fevzi tutuklanarak cezaevine götürüldü. 

Cezaevine götürülmeden önce DHA muhabirine başından geçenleri anlatan Fevzi, "Bana eski takımım Beşiktaş bile sahip çıkmadı" diyerek sitem etti. Geçen Haziran ayında Beşiktaş’ın alt yapısından sorumlu Emrah Bayraktar ile görüştüğünü ve bu durumu ona da anlattığını söyleyen Fevzi Tuncay, "Kendisi de ’Bu durumu çözemeyiz. Kendiniz halledin’ dedi. Beşiktaş da borcumdan dolayı anlaşma yapmadı. Maddi durumum uygun olmadığı için parayı ödeyemedim. Kimden yardım istediysem, sırtını çevirdi. Futbolun bir başka yüzü bu işte. Zamanında kazandık. Şimdi elimde hiç bir şey yok. Beni bu durumdan kurtarsınlar. Borcumu kapatmadığım takdirde 3 aylık hapsi yatacağım. 2 yıldır iş bulamıyorum, işsizim. Gerçek dostlarım beni bu dertten kurtarsın. Durumum düzelince onlara borcumu öderim" dedi. 
Yok mu Fevzi'ye yardım edecek spor camiasının bir zengini... ÇARŞI kampanya başlatsa Fevzi kurtulur...

BEŞİKTAŞ-SHAKHTAR DONETSK MAÇI KANAL D'DE



BEŞİKTAŞ-SHAKHTAR DONETSK
SAAT: 19.30
STAT: ATATÜRK OLİMPİYAT STADI
YAYIN: KANAL D
BİLET FİYATLARI: 15-20-30 (Devre arasından sonra kapıları açarlar :)))













LUCESCU ÇOK HAKLI...

Beşiktaş eski teknik direktörü Mircea Lucescu ve eski futbolcu Carlos Zago, açıklamalarda bulundu. Beşiktaş'ın hazırlık maçında karşılaşacağı Shakhtar Donetsk takımının teknik direktörü ve siyah beyazlıların eski teknik direktörü Mircea Lucescu ile Ukrayna ekibinin yardımcı antrenörü ve eski futbolcu Carlos Zago açıklamalarda bulundu.
Beşiktaş'ın 100. yılda yaşadığı şampiyonlukta büyük katkıları bulunan Mircea Lucescu ve Carlos Zago, şunları söyledi;

LUCESCU'DAN İTİRAFLAR...

Rumen teknik adam, DHA'ya yaptığı açıklamada samimi itiraflarda bulundu. Türkiye'de hangi kulübün teknik direktörü değişse akla ilk gelen isim olan Lucescu, Türk futbolunu yöneten kişileri, özellikle de Kulüp başkanlarını sert bir şekilde eleştirdi. Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş ve Milli takım antrenörsüz kaldığında teklif götürülen ve tek çare olarak görünen Rumen Hoca, bu durumun kendisini gururlandırdığını söylese de yöneticiler hakkında sarfettiği sözler dikkat çekici.
Lucescu bu konuda içini döküyor ve şöyle konuşuyor: "Bu durum beni çok gururlandırıyor çünkü ben arkamda çok güzel anılar bıraktım. İnsanlar beni her zaman iyi bir teknik adam, işini başarılı yapan bir insan, iyi sonuçlar alan ve herkesle; basın, futbolcu, aklınıza kim gelirse onlarla iyi bir ilişkisi olan birisi olarak biliyorlar.

"SHAKHTAR İLE 18 KUPA KAZANDIK"
Son yıllarda Türkiye'den ayrılarak yeni bir işe başladım ve Shaktar'da çok iyi bir takım inşa ettim. Shaktar ile her yaş branşında 18 kupa kazandık. Benim orada sadece tek başkanım var o da takımın sahibi ama Türkiye'de bu başkanlar 2 senede bir değişiyor ve yeni gelen başkan ilk olarak teknik adamı değiştiriyor. Başarı alıp almamasına bakmadan, seni severse kalıyorsun sevmez ise direkt seni kovuyor. Takımın sadece tek sahibi olursa herşeye o karar veriyor ve takımı gelecek açısından daha rahat harcama yaparak inşa edebiliyorsun ama bu Türkiye'de imkansız. Bir başkan seni çok seviyor ama 2 ay sonra başka başkan geliyor ve sana seni beğenmedik diyor ve seni ve senin aldığın oyuncuları takımdan gönderiyor. Türkiye'deki başkanlarla iyi iletişim kurmak zor.
"TÜRKİYE'YE NEDEN DÖNEYİM Kİ?"
"Galatasaray'daki ilk yılımda kiralık oyuncularla kurulu takımla şampiyon olup şampiyonlar ligin de çeyrek final oynadım ve Beşiktaş'ta ilk sene süper oyun oynayarak çok iyi bir şampiyonluk kazandım. 2. yılımda ilk yarı 11 puan önde kapattık o durumda şampiyonluğu kaybetmek normalde başka şeyler olmaz ise imkansız ama neler oldu bilmiyoruz çok değişik bu olaylardan sonra buraya geri dönmem çok zor niye döneyim ki? Shaktar'da ise yeni ve genç bir takım kurduk takımı baştan inşa ettik 10 bin kişilik staddan 50 bin kişilik stad inşa edip geçtik. Çok genç oyuncumuz var sadece oyuncu almadık 200 milyon değerinde oyuncu da sattık. Ben kendimi orda çok rahat hissediyorum bu sene ise takımı değiştirdik 20 yasından küçük 5 oyuncum var ve kazanmaya devam ediyoruz bu önemli bir durum ama Türkiye'de bu şekilde çalışmak çok zor. Burada güzel başlıyorsun ama geleceğini bilmiyorsun. Devam edecek misin yoksa gönderilecek misin , Türkiye'de şampiyon olup ve şampiyonlar liginde çeyrek final oynamanın herhalde kredisi vardır ama bana olmadı."
"HEM MİLLİ TAKIM HEM BİR TAKIMI BİR ARADA ÇALIŞTIRMAK ZOR"
Fatih Terim hakkındaki sorulara da yanıt veren Lucescu; "Fatih Terim'i tanıyorsunuz, 2 başarılı sezonun ardından Galatasaray'da bu sezonki ilk 5 maçın sonunda görevini bıraktı milli takıma geçti, bunun hakkındaki görüşleriniz nedir ? " sorusuna karşılık; "Bunun hakkında konuşmak istemiyorum çünkü milli takım ve takım antrenörlüğü çok değişik. Çünkü oyuncuları yarışmaya turnuvaya hazırlamak daha farklı bir durum. Ben de milli takım çalıştırdım milli takım çalıştırmak daha farklı bir durum. Bence her ikisini aynı anda yönetmek zor bir durum"
"BİLİC İLE DENTİNHO HAKKINDA KONUŞACAĞIM"
"Dentinho'nun Beşiktaş'taki perfomansı hakkında ne söylemek isterseniz?" sorusuna ise Rumen hoca şu cevabı verdi:
"Dentinho'nun kendisi Beşiktaş'a gelmek istedi çünkü onla aynı mevkiide William vardı, kendisi oynayamıyordu . Kendisi aslında iyi bir oyuncu Shaktar'a gelmeden önce Brezilya da önemli bir yetenek idi. Kendisi Shaktarda yedek kalmak istemedi ve 90 dakika oynamak istedi.bu yüzden beşiktaşa gelmek istedi ama burdada 90 dakika oynanaması sürekli forma şansı bulamaması benide hayal kırıklığına uğrattı. Ama bu işte suçlu olan kendisi, antrenörü veya diğer oyuncular yada atmosfer değil suçlu kendisidir bize her zaman kendisinin ve ailesinin İstanbul'u çok sevdiğini anlattı ama İstanbul'da kalmak istemediğini de söyledi"
Lucescu, sözlerini "Dentinho hakkında Bilic ile akşamki maçta konuşacağım" diyerek noktaladı.
ANTONIO CARLOS ZAGO

Beşiktaş'ın eski futbolcularından ve şu aralar Lucescu'nun yardımcılığını yapan Carlos Antonio Zago ise BJKTV'ye şu açıklamaları yaptı:

“Beşiktaş’ın futbol hayatımda çok önemli bir yeri ve önemi var. Bugün bir kez daha büyük Beşiktaş taraftarının önünde olacağım için çok mutluyum.”

“Lucescu benim için çok değerli bir teknik adam. Ondan öğreneceğim çok şey olduğuna inanıyorum. 100. yılda çok iyi bir takıma sahiptik ve takımda arkadaşlık çok üst seviyedeydi. O dönemden görüştüğüm birçok arkadaşım var.”

“Sezon başında Beşiktaş’ın maçlarını takip ediyordum ama Lucescu’nun yanında göreve başlayınca tüm dikkatimi işime verdim. Galatasaray’ı deplasmanda yendiğimiz ve Fenerbahçe ile oynayıp kazandığımız derbileri unutmak mümkün değil.”

“Lucescu’dan bir şeyler öğrendikten sonra Türkiye’de çalışmak benim en büyük hayalim. Büyük Beşiktaş taraftarını hiç unutmadım. Ne Brezilya’da ne İtalya’da böyle bir topluluk yok. Kesinlikle onların dünyanın en iyi taraftar topluluğu olduğunu söyleyebilirim.”

8 Kasım 2013 Cuma

DEMLİKTEKİ ÇAY'IN FAYDALARI


DEMLİKTE KALAN ÇAYI ATMAYIN !
Ayağınız mı kokuyor? 
Ilık çay dolu bir leğene ayaklarınızı daldırın ve her akşam yatmadan önce 10 dakika tutun. 10 günde koku diye bir şey kalmayacaktır.

Boğaz ağrılarında
Posaları süzülp soğuyan demi boğaz ağrılarında ­gargara olarak kullanılır.

Buzdolabınız koku mu yapıyor? 
Demlikte kalmış çay posalarını kurutup bir kap içinde buzdolabının orta rafına yerleştirin, kokudan eser kalmayacaktır. 

Cildiniz çok mu yağlı? 
Banyodan çıkmadan son su olarak bir çaydanlık çay ile teninizi oğuşturun, balsam vazifesi görün.

Derinizdeki yaraların temizlenmesi
Çayı, derinizdeki yaraların temizlenmesi ve antibiyotik etki göstermesi için pamukla tatbik ederek kullanabilirsiniz.

Eliniz balık, soğan mı kokuyor?

Balık ayıkladınız, ellerinizi sabunla yıkadınız ve hala balık kokuyor. Ya da soğan soydunuz, soğan kokuyor. işte kurtarıcınız yine çay. Elinizi demli çayla yıkayın. Bakın bakalım hiç koku kalmış mı?

Gözünüz çapak mı yapıyor? 
Kaynamış çayı bir tasa koyup buharı gözünüze gelecek biçimde başınızı üstüne koyun. Ya da ılık çaya batırılmış gözlerinize ve etrafına tatbik edin.

Saçınız mat mı? 
Saçınızı şampuanladıktan sonra son su olarak bir çaydanlık ılık çayla durulayın. Bakın saçlarınız nasıl ışıl ışılıyor.

Yemek yerken dilinizi mi ısırdınız?
Yine ilacı demlikteki çaydır. Ağzınızı günde üç defa çalkalayın, diliniz dokuz yerine üç günde iyileşecektir.

KAYNAK: www.neleryokki.org

31 Ekim 2013 Perşembe

ALBERT EİNSTEİN TÜRKLER İÇİN NE DEDİ?



Türk askeri cesurdur. Anavatanını sever ve onun için gerekirse çekinmeden canını feda eder. Albert Einstein

Dünyada iki bilinmeyen vardır. Biri kutuplar, diğeri Türkler. Albert Sorel


Kılıcı insafsız bir beceriyle kullanan Türk'ün eli, yendiği insanların yarasını sarmakta da ustadır. Lord Byron
Türkler kahramandırlar, dostlarına zarar vermezler. Yüce Türk milleti tuttuğu eli bırakmaz, sözünden dönmez, iyi ve kötü günlerde dostundan ayrılmaz. Böyle bir ulusla el ele vermek yeryüzünde her zorluğu yenmek için sonsuz bir güç ve yetenek kazanmak demektir. Comenius (Çek Bilgini)
Türk'ün şevkat ve insaniyet duygusunu inkar mümkün değildir. Bu duygu insanı atalete sevkedip sefaleti artırmakla beraber, teşkilatı düzensiz bir toplumun bir derdine tek çare demektir. Türk ırkının soyluluğunu gösteren diğer duygular, yani en küçük iyiliklere karşı besledikleri minnet ve şükran duygusu, ölmüşlere karşı besledikleri minnet ve şükran duygusu, ... büyük bir nezaketle yapılan konukseverlik adeti ve hayvanlara saygı alışkanlığı gibi faziletlerin inkarı da mümkün değildir. Edmondo De AMICIS
Bütün milletler arasında en namuslu ve dostluk kurmada tereddüt edilmeyecek olan yalnızca Türklerdir. Henüz yabancı tesiri altında kalmamış olan bir köye gidecek olursanız; gerçek misafirperverliğin ne demek olduğunu orada görüp öğrenirsiniz. William Martin
Türk kadınlarının en büyük süsü Türk oluşlarıdır. Onlar süslenmek için elmas veya zümrüt takınmıyorlar, belki üzerlerinde taşıdıkları o taşları süslemiş ve kıymetlendirmiş oluyorlar. Çünkü her Türk kadını canlı bir inci ve paha biçilmez bir pırlantadır. Lady Mary Wortley Montagu
Türkler muhakkak ki, Avrupa tarihinin ve yakın Asya tarihinin bildiği en halis efendi millettir. Kayzerling
İnsanlari yücelten iki büyük meziyet vardır: Erkeğin cesur kadının namuslu olması. Bu iki meziyetin yanında hem erkeği, hem kadını şereflendiren bir meziyet vardır. İcabında tereddütsüz canını feda edebilecek kadar vatanına bağlı olmak. İşte Türkler bu meziyetlere ve fazilete sahip kahramanlardır. Bundan dolayıdır ki Türkler öldürülebilir, lakin mağlup edilemezler Napoleon Bonaparte - Fransız İmparatoru
Türkçeyi öğrenmek benim için büyük bir mutluluk oldu. Çünkü Türk'ü anlamak için kendisiyle mutlaka tercümansız konuşmalıdır. Tercüman, ışığı örten zevksiz bir perde oluyor. Gelland (Fransız Bilgini)
Çanakkale'de başarılı olamadık. Nasıl başarılı olurduk ki? Zira Türkler yuvasına girilmiş aslanların hiddetiyle, cüret ve cesaret kahramanlığı ile savaşıyorlardı. Böyle bir millet görmedim. Sir Julien Corbet
Türk, asillerin asilidir. yapma olmayan, gösterişi bulunmayan bu pek yüce asalet ona tabiatın hediyesidir. Pierre Loti
NOT: www.habertürk.com'dan alınmıştır

AYSAL'DAN FATİH TERİM'İN AÇIKLAMALARINA YANIT


Galatasaray Başkanı Ünal Aysal,  Fatih Terim'in açıklamaları sonrası NTV Spor'a konuştu.  AysalFatih Terim'in açıklakalarını takip ettiğini ifade ederek "Gerekenleri daha önce kulüp televizyonunda söylemiştim. Hoca da söz hakkını kulandı. Cevaba ihtiyaç yok, biz bu konuyu kapattık" diye konuştu.

AHMET ÜMİT'İN 7 AŞIK HİKAYESİ


GENÇ BAKIŞ'TAN SICAĞI SICAĞINA...
Yazar Ahmet Ümit konuk.
YAYIN KANAL D CANLI...
Vatandaşa kim olduğu soruldu...
İlginç yorumlar: MİTÇİ, TEKNİK DİREKTÖR. FUTBOLCU.
TEYZE OLAYI KOPARDI... YAZAR. LAFLARI OTURTUYOR. Muhabire (Niye şaşırıyorsun benden beklemiyor muydun böyle yorum gibi gider yaptı)
ABBAS GÜÇLÜ:
Sizin gibi güleryüzlü biri nasıl o cinayet romanlarını yazıyor. Kitabınızdaki katilleri yaşatan ne?
AHMET ÜMİT (YAZAR): Polisiye yazma hikayesi benim tercihim değildi. Çocukluğumda polisle tanıştım. 14 yaşından 29 yaşına kadar yeraltı var. Hep gergin her kavga ile geçti. Polisiye olduğunu farketmiyordum birisi söyledi polisiye olduğunu. Burada bulunan arkadaşların içinde ne kadar katil varsa bende de o kadar var. İçimizdeki kötüyle hesaplaşabildiğimiz an insan oluyoruz. Doğduğumuz zaman insan gibi doğuyor görünüyoruz ama bence insanlaşma sürecimiz başlıyor.
SORU: Acaba din üzerine çalkantılı bir süreç yaşadığınızı söyleyebilir miyiz. Diyarbakır ile ilgili düşünceleriniz?
AHMET ÜMİT (YAZAR):  G.Antep'teydim. 16 yaşında. Okulda bilim derneği filan kurmuştuk. O dönem enteresan bir hükümet vardı. Bizi Diyarbakır'a sürgün ettiler. Tebessümle hatırlarım. Ergani'de bir dağ var. Tepesinde tekke gibi bir yer vardı oraya yürüdük. Abdest alıp namaz kılıyordu.
Dinle ilgili soruya cevabı: Marksizmi yaratan dinden geliyor. Kültürleri bölmeniz mümkün değil. Mistik kültürü bilmezseniz dinler tarihini bilmezseniz yeni bir pozitif kültür yaratamazsınız. Mistik kültürün ne olduğunu anlamaya çalıştım. Dante ile Mevlana çağdaştır. 13. y.y. yaşamıştır. Dante hümanisttir. Dante'ye pozitif bakılırdı ama Mevlana'ya biraz burun kıvrılırdı. Ancak şimdi bu biraz değişti.
AHMET ÜMİT (YAZAR): Yazar olmaya Rusya'da karar verdim. Kendi düşüncelerimi ifade etmek istedim. Aksi takdirde siyasetçi olurdum.
Bir romana başlarken karakterden yola çıkarak başlamıyorum. Bir konu veya şehir olay beni etkiliyor. Kurgu içerisinde kahramanlar ortaya çıkmaya başlıyor. Bab-ı Esrar romanından önce Konya'ya gittim değişim mevsimlerde gittim. Yoğum bir şekilde Mevlana üzerine okumalar gerçekleştirdim. Bir otel var. Oraya gidiyorum. Karlı bir akşam gece saat 11 suları. Balkona çıktım. Dışarıda büyük bir  sessizlik var. Türbeye bakarken kapı usulcu açılıyor. İçeriden bir kadın çıktı. Yabancı bir kadın. Kumral. Kar tanelerini uçuşturan tanelerin üzerine bindi ve kayboldu. Ben onu gördüm. Yazarlık yarı şizofrenlik demektir.
AHMET ÜMİT (YAZAR): Bugünün polisiyle ilgili roman yazsam adı ZULÜM olurdu. GAZ ZULMÜ... Asıl mesele politik iktidarların aldığı kararlardır ve onlara karşı çıkmak gerek. Kararları zevke ve utanarak uygulayan insanlar var. Vicdanı ve merhameti olmayan polis iyi bir polis olamaz. Yeri geldiğinde işten atılmayı göze alıp ben bunu yapmıyorum diyebilmeli. Polis okullarında vicdan ve merhamet dersleri okutulmalı. Edebiyat okumalılar. Birine vururken onu anlamalılar.
AHMET ÜMİT (YAZAR): 23 kitabım var. 11 romanım var. NEVZAT ismi 4 kitapta var. Yeni Yüzyıl Gazetesi'nde tam sayfa hikaye yazmaya karar verdim. Başkomser Nevzat böyle çıktı. Gerçek karakter Adana'da emniyet müdürü olan ve öldürülen Cevat Yurdakul'dur. İki sinema karakteri. Muhsin Bey karakteri. Diğeri de Ah Güzel İstanbul filmi. Başrolde Sadri Alışık'tır. 2 tane kaybetmiş İstanbul'lu ve Emniyet müdüründen yola çıkılmış bir Nevzat karakteri vardır.
AHMET ÜMİT (YAZAR): İsveç'te muhalif veya destek versin önemli değil 15 kitap yazana devlet maaş bağlıyor. Kültüre ve dile önem verdiklerini göstermek adına...
Cinayetler insan karakterlerini ortaya çıkarır... Cinayeti işleyen katil. Üzülenler cesaret gösterenler, vah vah diyenler. Yani gerçek insanların kişiliği bu sırada ortaya çıkıyor.
En çok sevdiğim kitabım Masal Masal içinde. Annem anlattı yazdım.
'Abbas Güçlü hikaye istedi Ahmet Ümit kırmadı.
BİR MASAL ANLATTI:
7 AŞIK VE GOTİK ŞEHİR
Aşk hikayesi. Müthiş bir aşk hikayesi, gizemli, karmaşık ve büyülü.
Bir gece dünyanın 7 kıtasında 7 ayrı erkek aynı rüyayı görür. Gördükleri gotik bir şehirdir. Karanlık, bir şato. Küçük bir meydan. Meydanda bir çeşme. Bir melek ağzından su akıyor. Orada bir çan kulesi. Arnavut kaldırımları dar pencereler. Ama elbette biz rüyalarımızda belgesel görmeyiz. 7 ayrı erkek gotik şehri aynı görmezler. Çıplak koşan bir kadın görürler. Kadına yaklaşmak isterler. Kadın onları etkilemiştir. Hepsi bu kadın neden ilgimi çekiyor neden kendimi ondan alamıyorum derler ve bunun cevabını veremeden koşmaya başlarlar. Aralarında bir koşuşturmaca. Kadın sokakta bir yerde kaybolur. 7 ayrı erkek birden bire uyanır. Rüya o kadar güzeldir ki bitmesini istemezler. Gözlerini kaparlar. Rüya geri gelmez. Tavanlar başucunda kalan kitap renksiz hayatları bayat hayatları. 7 ayrı erkek eşyalarını toplayıp yollara düşerler. Aradıkları gotik şehirdir. Arayış yıllarca sürer. Her yer talan edilir. Arayış uzun yıllar ümitsizce çaresizce aç kalınarak devam eder. Ne kadar sürer sizce. 7 yıl o kadını ve o şehri ararlar. Ne o şehri ne o kadını bulurlar. 7 yıl sonunda rüyayı gördükleri gece hepsi bir handa biraraya gelirler. Yemekler yenmiş şaraplar içilmiş. Biri öbürüne sorar: Niye geliyorsun niye gidiyorsun. Sorma: Bundan 7 yıl önce bir gece dediğinde herkes kulaklarını açar. Rüya gördüm. Rüya mı... Herkes şaşışır. Biri dayanamaz Kadın da var mıydı. Soru soran sinirlerin: Vardı ne olacak. Evet vardı. Gotik bir şehir var mıydı. Evet vardı. Sen nereden biliyorsun. Aşık oldum koştum. Sonra sokakta kayboldu. Benim rüyam. Senin rüyan. Herkes aynı rüyayı gördüğünü anlarlar. Dünyada böyle bir şehir yoktur. Böyle bir kadın da yoktur. İçilir... Oflar çekilir... Bir dakika arkadaşlar bir dakika... Arkadaşlar biz dünyayı dolaştık böyle bir şehir bulamadık. Her evin kapısını açıp bakmadık ki. Biz bu kadını nerede gördük. Gotik şehirde. 'Gelin biz bu şehri inşa edelim. Belki kadın gelir.'
Aşk denilen şey sevgiliye ulaşmak değildir. Ulaşmak için harcadığımız çabanın acının toplamıdır. Sevgiliye ulaştığınız, seni seviyorum dediğiniz an biter. Aşkın en güzel kısmı imkansızlığı aşma biçimidir.
Derhal kollar sıvanır. Yaşlı ağaçlar kesilir. Başlanır çalışmaya Aşka süren bir çalışma. 7 yıl sürer. Şehir yapılmıştır. Küçük meydan var ya herkes orada yatıyor. Uzanıyor. Rüyada görülenle aynı.
Birisi 'Bir dakika eksik var' der. Çan kulesinin sol tarafına kocaman bir dolunay yerleştirir. Tam dönecekken karnım acıktı der. 5 dakika sonra döner. Bir şey yok der. Çiftliğe gitmesi istenir gider 20 dakika sonra döner yine elleri boştur. Şehrin kapısı örülmüş der. İçlerinden birisi elini kaldırır 'orayı ben ördüm' der. Benim rüyamda kadın o kapıdan kaçmıştı kaçmasın diye ördüm der. 'Asma köprü vardı oradan gitseydin' denir. Orayı da örmüşler. Kim ördü... "-Ben ördüm. Kadın rüyamda oradan gitmişti." -Gizli geçite gitseydin. Orayı da örmüşler. 7 erkek ve henüz olmayan kadın 7 kapıyı da kapatmışlar. Aşk tanrısı onları aşkı yanlış anladıkları için 700 yıl orada yaşamaya mahkum etmiştir.








HAYALDİ GERÇEK OLDU MARMARAY-AYA


Asrın projesiydi. Gerçeğe dönüştü. Özellikle hükümet tarafından Cumhuriyet Bayramı'nda hayata geçirildi... 15 gün ücretsizdi... Aslında Japon mühendis aslında erken açıldığını ve sorumluluk kabul etmediğini ifade etmişti.. Ve açılışın ardından ikinci günü arıza çıktı. Ne ilginçtir ki o arıza sosyal medya dışında doğru düzgün bir haber kanalında veya sitelerinde hasıraltı edildi... Böylesine güzel bir projeye çamur atılmak istenmedi sanırım... Bu açılış töreninde Türkiye'nin ilişkileri konusundaki geldiği durum da önemli bir göstergeydi. Batı ülkelerinden değil ama misafirlerimiz Somali'den idi... Ne diyelim... HAYIRLI UĞURLU OLSUN ancak millet yaya kalmasın... MARMARAY ile gitsin...

30 Ekim 2013 Çarşamba

AĞIR PARA CEZASI VEYA DAYAK


BİR ANI:
Üsküdar'dan Kadıköy'e motorla geçerken dışarıda duran iki genç bir anda elindeki pet bardağı denize attı... Hem de düşürdüm hesabı yapar gibi... Ve arkasından da gülücükler saçtı. Bu adama tepki göstersen veya kızsan ne olur... Hiç bir şey... Sorun anlık tepki ve cezada değil sorun temelinde... Ya çok ağır para cezası vereceksin ya da sipor olsun diye sağlam bir dayak atacaksın... Başka türlü DOĞAl olunmaz ve korunmaz...

29 Ekim 2013 Salı

CUMHURİYET'İN ADRESİ




TÜRKİYE'NİN ADRESİ: CUMHURİYET MAHALLESİ, CUMHURİYET CADDESİ, CUMHURİYET SOKAĞI, CUMHURİYET APARTMANI NO: 1923 DAİRE: 90

BİR ANI: Öğle saatleri motorla Üsküdar'dan Kabataş'a geçiyorum... Motorda emekli bir amca telefonla konuşuyor ve dikkatimi çeken diyalog şöyle:
* İyi bayramlar... Sabah telefona baktım iki tane mesaj var. Cumhuriyet Bayramımı kutluyorlar. Oysa geçen Kurban Bayramı'nda kimse mesaj atmamıştı...
SONUÇ: Kurban'da aranmamak veya mesaj atılmaması üzücü ancak Cumhuriyet adına halk sahip çıkılması gerektiği zaman değerlere sahip çıkmasını biliyor sanırsam...
Ayrıca gördüğüm her 10 kişiden birinin elinde Türk bayrağının olması ülke adına sevindirici.




ATAMIZA SAYGI VE SEVGİ


28 Ekim 2013 Pazartesi

ASLAN'DAN 2H AÇIKLAMASI

G.SARAY'DAN AÇIKLAMA:
Bel fıtığı sorunu nedeniyle daha önce Almanya’da cerrahi müdahale geçiren ve Süper Lig’de oynadığımız Bursaspor maçının ardından sakatlığı nükseden Hamit Altıntop, sponsorumuz Medical Park ve Liv Hospital’ın denetiminde bugün Almanya’da aynı hastanede ve aynı doktor tarafından ameliyat edilmiştir. Başarılı biroperasyon geçiren oyuncumuzun sağlık durumu hakkındaki bilgilendirmeler önümüzdeki günlerde resmi iletişim kanallarımız tarafından yapılacaktır.
Süper Lig’deki Karabükspor maçında yaşadığı sakatlığın ardından sol diz  yan bağlarında zorlanma ve esneme tespit edilen Hakan Balta, sağlık heyetimiz tarafından uygulanan tedaviye olumlu yanıt vererek bugün düz koşulara başlamıştır.

KASIMPAŞA "FIRTINASI"

KASIMPAŞA-TRABZONSPOR: 3-2

STAT: Recep Tayyip Erdoğan
HAKEMLER: Özgür Yankaya, Volkan Narinç, Baki Tuncay Akkın
KASIMPAŞAIsaksson, Elyasa Süme, Yalçın Ayhan, Donk, Sancak Kaplan, Castro (Dk. 90+3 İlhan Eker), Kerem Şeras (Dk. 90 Barış Başdaş), Adem Büyük (Dk. 86 Viudez), Scarione, Babel, Sanharib
TRABZONSPOROnur Recep Kıvrak, Bosingwa, Giray Kaçar, Bamba, Aykut Demir, Yusuf Erdoğan, Soner Aydoğdu (Dk. 46 Janko), Zokora (Dk. 87 Aykut Akgün), Malouda, Olcan Adın, Henrique
GOLLER: Dk. 18 Kerem Şeras, Dk. 40 Adem Büyük, Dk. 61 Scarione (Kasımpaşa), Dk. 24 Henrique, Dk. 68 Olcan Adın (Trabzonspor)
KIRMIZI KART: Dk. 76 Aykut Demir (Trabzonspor)
SARI KARTLAR: Dk. 31 Donk, Dk. 90 Kerem Şeras (Kasımpaşa), Dk. 72 Yusuf Erdoğan, Dk. 77 Onur Recep Kıvrak, Dk. 77 Olcan Adın, Dk. 89 Janko (Trabzonspor)

NE DEDİLER?
DURMAK YOK YOLA DEVAM
ŞOTA ARVELADZE (KASIMPAŞA'NIN HOCASI): Bol pozisyonlu açık bir oyundu. İnanılmaz bir atmosferdi. İnşallah her maç böyle olacak. Güzel goller attık, kalitesi çok önemli. Olcan'ın bir pozisyonu var, kırılma noktasıydı o maçın. Daha 9. hafta, çok mutluyuz ve yola devam. Çok pozisyon vermeyen bir takımız. Fakat duran toptan bu sezon çok gol yedik. Buna dikkat etmeliyiz. Ama frikikten iyi vuruyorsa yapacak birşey yok.

BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ GELİŞMİŞ OLMALI
MUSTAFA AKÇAK (TRABZONSPOR TEKNİK DİREKTÖRÜ): İlk yarı oldukça geride performans gösterdik. Ama 2. yarıdan memnunum. Risklerle oynadık. Maçı kazanma isteği ve eylemler üst seviyeye tırmandı bizim açımızdan. Kırılma anı Olcan'ın pozisyonu. Belki penaltı olabilir. 2 haftadır sahada yalnız kalıyoruz. Oyuncu arkadaşlarımızın daha fazla sorumluluk alması gerekecek. Hakemlerle ilgili oldum olası bir şey söylemiyorum. Ne görüyorlarsa onu çalıyorlar diye düşünüyorum. Bir art niyet aramıyorum. Kaybettik, telafisi olabilir mi? Evet, ama ilk yarıdaki oyun kabul edilebilir değildi. Trabzonspor oyuncuları mağlubiyetlere karşı bağışıklık sistemleri gelişmiş olmalı. Bu bizim hayatımızTeknik direktör olarak da 2 gün üzüleceğiz belki ama çarşambadan itibaren değişmek zorundaYeni bir zorluğa doğru yola çıkmamız lazım.. Bazı oyuncularımızın formunun yukarıya çıkışı belki bizi ofansif anlamda bir oyun oynamaya itebilir. Ama deplasmanda anlayışımız hep aynı olacak."
'5-6 KİŞİ DE KALSAK HEDEF GALİBİYET'
YUSUF ERDOĞAN (TRABZONSPORLU FUTBOLCU): Aslında maça çok iyi başladık ama çok enteresan ve bize yakışmayan gol yedik. Beraberliği bulduk sonra talihsiz bir gol daha yedik. İkinci yarı anlamadığım bir gol daha yedik. Trabzonspor olarak 10 kişi değil 5-6 kişi kalsak da galibiyet için oynarız. Bizim takım beraberliğe oynayan bir takım değil. Buraya galibiyet için gelmiştik. Taraftarlarımızdan da özür diliyoruz. Bugün bizi İstanbul'da çok iyi desteklediler. Haftaya umarım telafi eder ve onları sevindiririz.

'HAKEME DİYORUZ BİZİ TERSLİYOR'
OLCAN ADIN (TRABZONSPORLU FUTBOLCU):  Bizim adımıza zorlu geçeceğine biliyorduk. Yorucu bir tempodayız. Hem Avrupa'da hem ligde maçlar oynuyoruz. Güzel sonuçlar da alıyorduk. Bugün yediğimiz gollerden dolayı demoralize olduk. Hep mağdur olan taraf biziz. Sahada elimizden gelen her şeyi yapıyoruz. Rakiplerimize karşı saygıyı da çok iyi gösteriyoruz. Bugün hakem tüm takdir haklarını rakipten yana kullandı. Gerçekten her hafta 10 kişi kalan, mağdur olan bizleriz. İkinci yarının hemen başında bana yapılan hareket penaltıydı. Herkes aynı fikirde. Hakeme diyoruz bizi tersliyor. Yarımcı hakeme söylüyoruz bir şey demiyor. Bizi kollasınlar demiyorum ama adil karar versinler.

25 Ekim 2013 Cuma

TEK KAREDE İKİ KRAL


FAAL FUTBOLCU VE EFSANE İSİM DİDİER DROGBA... FUTBOLA NOKTA KOYAN, ÜLKE YÖNETİMİNDE AKTİF GÖRÜNEN (!) TÜRK FUTBOLUNUN VE GALATASARAY'IN EFSANE İSMİ ÖNEMLİ DEĞERİ HAKAN ŞÜKÜR...