30 Ağustos 2013 Cuma

TEŞEKKÜRLER (!) DEMİRÖREN


Yıldırım Demirören yaptı yine yapacağını...
Beşiktaş'a 2004'te geldi... Yaklaşık 8 yıl boyunca görev yaptı inanılmaz işlere (!) imza attı.
Siyah-Beyazlılar hala o 8 yılın bedelini ödüyor... Pardon ödeyemiyordu ama yapılandırdı...
Saygıdeğer Demirören o kadar büyük hizmetlerde bulundu ki bunun ödüllendirilmesi gerekirdi... Ve bu ödüllendirme yapıldı, Türk futbolunun yanıp tutuştuğu mangalda kül bırakılmadığı dönemde maşa lazımdı o da bulundu... Ne isteniyorda "He" dedi... Çok önemli görevler yaptığını düşündü... Ve haliyle de kamuoyundan futbol camiasından ve kulüplerden "Hani bize teşekkür yok mu" beklentisine girdi...
Türk futbolu çamura batmış topu patlamış bir haldeyken o golf oynuyor, keyfine bakıyor ve her şeyi güneşli görüyordu... Eminim ki hala da öyle görüyor...
Oysa o ki, Beşiktaş gibi Türk futbolunun en önemli ve güzide kulübün "evrakta sahtecilik" damgasını vurduran başkan... O ki Beşiktaş'ın şimdi aldığı cezadaki başkan... Yani ne kadar olumsuzluk varsa saygıdeğer Demirören dönemi olayları...
Şike vardı yoktu, yanlış beyandı bu detaylara girmiyorum... Sadece Türk futbolunun sağlığı ve geleceği adına Demirören'e üç kere SOUL. SOUL. SOUL diyorum ve sonsuz TEŞEKKÜR ediyorum...
Sırada ne var?
Bizi ne tür bir rezillik bekliyor...
Kolay gelsin sevgili Demirören...
Ayrıca seni seçenlere ve seni başımızdan eksik etmeyenlere de TEŞEKKÜR (!) Anladınız siz onu...

29 Ağustos 2013 Perşembe

BURAK YILMAZ AMA TERİM YILAR


Gündem Burak Yılmaz... Gidecek mi kalacak mı?
Papatya falları açılmıyor, Lazio ile EURO pazarlıkları yapılıyor...
Burak Yılmaz haliyle ülkemizin Süper Kralı, sezona "ego"larıyla başladı...
Fatih Terim'in en nefret ettiği şey ise kendinin olduğu yerde başka "Ego"ların öne çıkmasıdır...
Bu tür konularda Kralı'nı tanımaz...
Burak Yılmaz yedek kaldı, burun kıvırdı, 11'e aldı golünü attı...
Fatih Terim işini yapanı çok sever ama basında çok öne çıkanı sevmez...
Burak bu tür konularda sanki biraz ofsaytta kaldı...
Terim, Umut'u görüyor koşuyor, ayrıca oynatsan da oynatmasan da sesini çıkarmıyor... Burak'a da "Bak koşan adam var. Aynı zamanda da susan adam. Onu oynatırım" mesajı veriyor...
Eee Burak da öyle ya da böyle golünü atıyor o da cevabı öyle vermeye çalışıyor...
Burak Yılmaz ama bu durumlardan Fatih Terim yılar...
Haa bu ikisi arasındaki tatlı sert didişmede de başgan Ünal Aysal, kafasındaki değeri bulursa Burak'ı 1 dakika tutmaz satar... Adam sportif değil ticari bakıyor. Malın elinde marazlanmasından ve çürümesinden hiç hoşlanmaz.
Ancak bu saatten sonra Burak elde kalırsa 3-4 hafta burun sürtme durumları olabilir... Terim bu...

27 Ağustos 2013 Salı

LONDRA'DA HAVA DURUMU


YALAN DOLAN TAKTİK
Malumunuzdur Fenerbahçe, 3-0'ın rövanşında Arsenal karşısına çıkıyor...
Teknik direktör Ersun Yanal, 4-0 kazanmalarının sürpriz olmayacağını ifade ediyor...
Aslında Ersun Hoca, futbolun psikolojik faktörlerini ve tribünü oynama figürlerini sergiliyor...
Basın önünde böyle konuşması normal denebilir ama bence biraz dozunu fazla kaçırmış gibi...
Her neyse maça dönersek, Ersun Hoca nasıl bir taktik konuşması yapacaktır?
İşte Yalan'dan taktik konuşması:
Arkadaşlar söyleyecek hiçbir şeyim yok.
Hepiniz yaşını başını almış futbolcularsınız...
Sonuçta mesleğiniz bu. Size işinizi öğretecek değilim.
Hele hele 3-0'lık maç sonrası ben size ne taktiği vereyim...
Daha az gol yemeniz için mi daha çok atmanız için mi konuşayım.
Bence gereksiz. Hem size ayıp olmasın hem beni yormayın...
Hani haftalık işlerde çalışırlar da hafta sonu halı sahada baklavasına maç yapan işçiler vardır ya...
Bir an kendinizi onların yerine koyun...
Kazanmak adına her şeyi yaparlar...
En yakın arkadaşlarıyla bile kavga ederler...
Amaç baklavayı yemek değil, bir hafta boyunca o galibiyeti konuşmak rakiple dalga geçmektir.
Bizim de 3-0'dan sonra yapacağımız ne var...
Bunu taktik olarak mı görürsünüz bilemem ama sizden tek bir ricam var:
FENERBAHÇE GİBİ OYNAYIN.
5'te yiyebiliriz, 6'da (Gerçi 7'de de Adalar'a vapur var ama)
Çıkın zevk almaya bakın, futbol oynayın.
Yardımlaşın, savaşın. Allah çalışanı sever...
NOT: Bu taktik hayalidir. Hiç bir maçta uygulamayınız. Olası sonuçlardan biz sorumlu değiliz...

26 Ağustos 2013 Pazartesi

ERCİYES'TE HAVA DURUMU


Pastırma yazı durumları...
Erciyes'in hedefi, Çapa'yla puan için çabalama...
Kartal'ın beklentisi ise 137 hafta sonra zirve (Gerçi futbolcuların bu rakamdan haberi yoktur)...
Olur mu? Fernandes havasını bulursa ve gazı alırsa Kartal bakışı Süper olur...
Tribünde 6 bin 500 Kartal, milyonlar ise TV başında Siyah-Beyaz...
Maç 70'e kadar denk giderse, Arap atı Olcay ceza sahası içinde bir anda biterse Kartal Erciyes'i avlar, keyfine bakar...
Bilic'in Trabzonspor maçındaki disiplini Beşiktaş'a galibiyeti getirir.
Basın da Kartal'ı bir anda şampiyonluk havasına sokup şişirir...
Haydi hayırlısı...

DROGBA NİYE KIZDI?


Didier Drogba, Bursa deplasmanında tavır yaptı kenara alınmasının ardından direkt soyunma odasına gitti. Peki neden?
Öncelikle Bursasporlu Civelli maçın başında Drogba'ya öyle bir markaj uyguladı ki psikolojisini bozdu. Sonrasında Drogba istediği topları alamadı, su molasında Ümit Davala'ya sahadaki sıkıntıyı ve olması gereken taktiği anlattı eliyle de (iki işareti) gösterdi. Bunları anlatırken de bir hayli sinirliydi.
Sonrasında Selçuk İnan'ın sürekli Burak Yılmaz'a çalışması da Drogba'yı çileden çıkardı.
Bardağı taşıran son damla ise kenara alınması oldu.
Direkt soyunma odasına giderek aslında Ümit Davala ve Hasan Şaş'a şu mesajı verdi:
Siz oyunu filan okuyamıyorsunuz...
Sadece seyirci gibi maçı izliyorsunuz...
Yaptığınızda da yanlış analizler yapıyorsunuz...
Bursaspor'un baskısına boğun eğiyorsunuz ve her hangi bir önlem almıyorsunuz.Sonuç olarak Drogba futbol zekasıyla Galatasaray kulübesine bir anlamda "Siz bu işi bilmiyorsunuz" dedi...
Ünal Aysal nasıl ince zekasıyla başkan olarak Türk futboluna fazlaysa, Didier Drogba da futbolcu olarak G.Saray'a ve Türk futboluna o kadar fazla...
Umarım kaçıp gitmez...

25 Ağustos 2013 Pazar

BURSA'DA HAVA DURUMU



Aslan Galatasaray Daum'lu Timsah'a "Dan, Dan, Dan" demek için Bursa'da...
Milli Takım hocası apoletini de takan Fatih Terim sevgi odağında...
Ancak cezasının henüz bitmemiş olması ayrı bir tezat durumunda...
Maç öncesi rüzgar Aslan tarafından esiyor görünse de Timsah bu havayı sever...
Zaten ilk haftadan aç kalmış olması da iştahını ve saldırı gücünü tetikler...
Batalla, ince zarif ve kısa... Yiyebilir Aslan'ı çatalla...
Tribünler Teksas, onlar için Drogba ve Sneijder olsa da fark etmez...
Ancak bu Drogba yakalarsa affetmez...

24 Ağustos 2013 Cumartesi

KADIKÖY'DE HAVA DURUMU

İyi akşamlar sevgili izleyiciler...
Kadıköy'de şu anda durgun ve sessiz bir bekleyiş havası var...
Taraftarlar atmosferdeki basıncın etkisiyle biraz sıcakkanlı biraz da endişeli...
Rakibin keşişlemeden gelen Eskişehir olması ise sevindirici...
Ersun Yanal, bu rüzgarı yakından bilmesine ve içinden geçmesine rağmen temkinli...
Olası bir fırtınada hortuma dönüşme ihtimali yüksek...
Fenerbahçe kazanırsa rüzgar tersine dönecek, takım ve teknik ekip kendine gelecek.
Bol gollü (ÜST oynayanlar sevinsin), keyif veren futbollu bir 21.45 dileğiyle.
Yarın görüşmek üzere... Balıkçılara ise rastgele...
Ahmet Selim Kul'a da kolay gele :)))

22 Ağustos 2013 Perşembe

TERİM'İ KİM GETİRDİ?

HAYIRLI OLSUN...
Öncelikle pozitif bakalım... Terim taktik motivasyon anlamında Türkiye'nin en iyi hocalarından kuşkusuz. Onun, -Ahmet Arif'in deyimiyle- Çukurova Yiğidine özgü kızmasını, bağırmasını yapan çıkmadı. Çıktı ama çakma olarak kaldılar ve daha sezonun ilk haftasını göremeden kovuldular...
Terim gerçekten farklıdır... Kendine has tarzı, oyun anlayışı vardır...
Ayrıca biraz da "Allah çalışana verir" hesabı mıdır nedir 'Tütütü maşallah' aynı zamanda da şanslıdır...
Türk futbolunun bakış açısını ve çehresini değiştiren isimdir...
Bu saatten sonra şapkadan tavşan çıkaracak hali yok. Çıkarsa çıkarsa sadece Play-Off çıkarır... Yapabilir mi? EVET yapabilir... Takım üzerinde artı bir motivasyon ve inanç sağlar...
Gelelim diğer konulara ve akla gelen sorulara...
Öncelikle bu tercih TFF Başkanı Yıldırım Demirören'in tercihi olamaz. İknası olamaz. O ki "Çok yoruldum Çeşme'ye gidiyorum" diyen Mustafa Denizli'yi ikna edememiş kişi... Eee o zaman Terim isteği ve düşüncesi daha büyük yerden geliyor. Ve Terim'in de "HAYIR" diyemeyeceği yerden... Futbolu bilen ancak siyasetin spora karışmasını istemeyen baştan...
Adama sormazlar mı? Madem böyle bir formül vardı Dünyaları kaçırana kadar neredeydiniz? Milli Takım deneme tahtası mı? Milli duygularla oynamak, egolar adına ülkeyi bu hale getirmek bu kadar mı basit ya...
Cevap: Kendini yorma BASİT...
Alt başlıklara ve satır aralarına bakalım...
Milli Takım'ın başına getirilen Fatih Terim ki, cezalı olduğu için maç sonları gazetecilere selam vermek için 15 dakika beklemek zorunda. Kupa kazandıysa sahaya inmesi için 15 dakika uzaktan bakmalı cezasını yaşamalı... Ve o Terim şimdi Türk Milli Takımı'nı temsil edecek ve kurtaracak...
Sonuçta bizim hocamız, İmparatorumuz... Günahıyla sevabıyla bizim...
Eee Terim yabancı sınırlamasına çok karşıydı. Dayatma yapan kim? TFF... Terim'in iki gündür peşinden koşan ve iknaya çalışan ve ikna da ettiğini sanan kim yine TFF... Değil ama cümle bozulmasın...
Ya TFF, tamam seni yönetenlerin omurgası yok ama kurumsal kimlik olarak seninde mi yok ya...
Tekrar başa dönelim... FATİH HOCAM: HAYIRLI OLSUN. Bir tarafın Milli Takım'da bir tarafın da Galatasaray'da olacağı için Allah yardımcın olsun...
Ancak şu unutulmasın ki G.Saray lehine verilen en ufak bir hakem kararında bile Terim ve Milli Takım bağlantısı kurulacaktır...
TEKRAR HAYIRLI OLSUN...

HANİ VERDİĞİN SÖZLER...

Objektif olabilmek bir olayı bir durumu değerlendirmek açısından çok çok önemlidir. 
Eğer konuya nesnel bir bakış açısıyla yaklaşıyorsanız daha sağlıklı bir değerlendirme yapabilirsiniz... 
Ancak bu yazıda objektifliği, bilimselliği, sayısal verilerle gerçekçi bir değerlendirmeyi bir kenara bırakacağız... Tamamen duygusal olacağız. 
Kendimize söz verelim, bu yazıya bir taraftar gibi (rengi ne olursa olsun) kandıralan bir insan gibi (yaşı da fark etmez)  yaklaşacağız... 
Ersun Yanal, kariyeri Türk teknik adamlara göre hiç fena sayılamayacak düzeyde... Künyesine baktığınızda Trabzonspor, Türk Milli Takımı, Eskişehir gibi takımlar var. Geçmişte oynattığı futbola baktığınızda ise hücumu düşünen, korkmayan bir Yanal var-dı... 
Elbette Aykut Kocaman 'gönderildikten' sonra Ersun Yanal tercih edilirken; CV'sinde yazan bu özelliklere bakıldı ve karar verildi. En başta herkes gibi ben de umutlandım. Ersun hocanın futbol zihniyetinden çok maalesef ki sözlerinden etkilendim-etkilendik. Büyük takım havasımıdır bilinmez; Ersun Yanal imza atarken "Ya şampiyon yapar ya da giderim" demişti. Sözleşme süresini de buna paralel 1 yıl olarak belirlemişti. Bu aynı zamanda özgüven göstergesiydi. Daha doğrusu öyle gördük görmek istedik. 
Ancak Ersun Yanal'ın sözü de uygulaması da kağıt üzerinde kaldı, sahaya henüz bir şey yansımadı. Haa daha zaman var diye düşünüyor olabilir ama o zaman da hedefsiz bir FENER elinde nereye gider bilinmez...
İddialı olmak güzeldir ancak karşısındaki kitleyi de düşünmek gerekir. 
Eee şimdi ben kandırıldığımı hissediyorum... Kim inandıracak beni... 
Ersun Yanal mı?
Aman hocam SUS... Lütfen SUS... Gözlerin konuşsun :)))
YAZAR: ERDEM AKBAŞ

TÜRKİYE FAUL FEDERASYONU

Türkiye Futbol Federasyonu...
Kısaca TFF
Aynı zamanda Türkiye Faul Federasyonu da olabilir..
Bakıyorsunuz son dönemdeki teşekkür bekleyen icraatlarına (!) teşekkür az kalıyor TAKDİR ve aynı zamanda da BİHTER'i (!)  hak ediyor...
Son gelişmeye bakalım...
Geçen hafta Abdullah Avcı'nın arkasında durdular, 4 gün sonra vurdular...
Ahlaki anlamda hakeme küfürden 9 maç ceza almış Fatih Terim'in ise peşinden koştular... Terim'in hocalığı, kariyeri tabii ki tartışılmaz... ANCAK Fair-Play'i ağzından düşürmeyen ahlak ve değer anlamında Kamu Spotları yapan kurumumuz işine gelince tüm bu değerleri ayaklar altına alabiliyor demek ki...
Ne bekliyorsun ki "Türk futbolunu yöneten zaten Beşiktaş'tan sabıkalı" denebilir...
Evet doğrudur ama adamın doğru yaptığını zannederek HATA yapmasını bekliyorum. Bir insanın her hareketi FAUL olursa ne olur, 1923'ten bu yana TFF olan Federasyon'un adı kağıt üzerinde bırakılır...
Demir tavında dövülür ama bu demir PASLANDI...